Su, tüm insanoğlu için değerli, bir o kadar da kısıtlı bir kaynaktır. İnsan popülasyonunun artması, gelişen endüstri ve teknoloji beraberinde su ihtiyacında artış meydana getirmiştir. Çevre Koruma Ajansı’na göre 2025 yılına kadar dünya nüfusunun 2/3’ü orta veya yüksek seviyede su kıtlığı ile karşı karşıya kalacaktır. Ülkemizde su kıtlığı riski yüksek olan ülkeler arasında yer almaktadır. Bu yüzden arıtılmış atık suların sulamada kullanılması gibi yeniden kullanım alanlarının değerlendirilmesi önem taşımaktadır.
Artan endüstriyel faaliyetlere bağlı olarak üretimde kullanılan su miktarları artmakta, üretim sonucunda oluşan atık sular ise arıtıldıktan sonra alıcı ortama deşarj edilmektedir. Bu atık suların yeniden kullanımı, su stresi kritik seviyelerde olan Türkiye gibi ülkelerde hayati önem taşımaktadır. Bu sebeple, sanayi kuruluşları üretim sonucu çıkan atıksularını arıtmakla kalmayıp, üretimde tekrar kullanabileceği inovasyon çalışmaları yürütmeye başlamıştır. Ülkemizde, Avrupa Birliği uyum süreci kapsamında, arıtılmış atık suyun yeniden sulama amacıyla yeniden kullanılmasında dair çalışmalar ve suyun yeniden kullanımına teşvik eden destekler bulunmaktadır. Ulusal Çevre Mevzuatımızda 20 Mart 2010 tarihinde yayımlanan “Atıksu Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği”’nde atık suların geri kazanımı ve yeniden kullanımına dair düzenlemeler yer almaktadır.
Arıtılmış suların yeniden kullanımı ile hem tatlı su kaynaklarının tüketimi azaltılmakta hem de deşarj edilen arıtılmış atık suların çevresel etkileri en aza indirilmektedir. Arıtılmış atık suların yeniden kullanılması konusundaki ilk uygulamalar arasında; sifon ile tuvaletlerin temizlenmesi, sanayide soğutma suyu olarak kullanım ve çimlerin sulanması sayılabilir. Daha sonra arıtılmış atık suların geri kazanımı, yeşil alanlar ve tarımsal sulama amaçlı kullanımı için araştırmalar hız kazanmıştır.
Arıtılmış atık suyun sulama amaçlı kullanılması için kullanılacak suyun belirli kriterlere sahip olması gerekmektedir. Kentsel atıksular ile tarım arazilerinin uzun dönem sulanması toprağın kimyasal bileşimi, morfolojisi ve fiziksel yapısı gibi kalite özelliklerini bozabilmekte ve yeraltı suyunu kirletebilmektedir. Bu konudaki en büyük risk mikroorganizmaların sebep olabileceği patojenik hastalıklardır. Atık sular içerisinde suyun kaynağına ve arıtma derecesine bağlı olarak ağır metaller, toksik bileşikler, mikro kirleticiler, tuzlar, organik ve inorganik maddeler, askıda katı maddeler gibi kirleticileri barındırabilmektedir. Patojenler dışında; tuzluluk, toplam çözünmüş katı madde, sodyum, kalsiyum, magnezyum, bor gibi parametreler de yetiştirilecek olan bitkileri etkileyen sulama suyunda dikkat edilmesi gereken parametreler arasında yer almaktadır.
Sonuç olarak; suya olan ihtiyacın artmasına bağlı olarak atık suların sulama suyu olarak kullanımında artış görülmeye başlamıştır. Fakat atık suların arıtılmadan sulama suyu olarak kullanılabilmesi söz konusu değildir. Arıtılarak kullanılmasında bile standartlar kapsamında belirlenmiş kirletici parametreleri ve sınır değerleri göz önünde tutularak sürekli olarak kontrol altında tutulmalıdır. Sulama yapılacak alanın toprak ve yeraltı suyu özellikleri, bu alanda yetiştirilecek bitkiler için gerekli besi maddeleri, kullanılacak atık suyun kaynağı ve içerisindeki kirletici parametreleri ve bölgenin iklim koşulları iyi bir şekilde belirlenmelidir.
Sizler de atık suyunuzun sulama suyu olarak kullanılması konusunda teknik destek ve proje tasarımı için bize ulaşabilirsiniz.