Gezegenimiz, günümüzdeki sera gazı emisyonlarının salım miktarı azaltılmazsa içinde bulunduğumuz yüzyılın sonunda 2,7°C’lik bir sıcaklık artışı ile karşı karşıya kalacaktır. Avrupa Birliği ülkelerinin Fit For 55 Paketine uyum sürecinde on yıldan az bir süre kalmasından dolayı sera gazı emisyon salım miktarının düşürülmesi için kamu ve özel sektör üzerindeki baskı her geçen gün artmaktadır. Özel sektör şirketleri, Bilime Dayalı Hedefler İnisiyatifi (SBTi) gibi girişimler sayesinde kurumsal ölçekte taahhütlerini arttırmaya başlamışlardır. Paris Anlaşması’nın 6.Maddesi olan, “Tarafların azaltım ve uyum faaliyetlerinde daha azimli olmasını sağlamak ve sürdürülebilir gelişim ve çevresel bütünlüğü teşvik etmek amacıyla Ulusal Katkı Niyet Beyanı uygulanmasında gönüllü iş birliği yapmasını onaylar” ibaresinin resmileşmesi, karbon piyasalarının oluşmaya başlaması özellikle azaltım yapması zor olan sektörler için tetikleyici olmaktadır.
Şirketler sera gazı emisyon salımlarını azaltmak için direkt emisyonları üzerinden çalışmalar yapsalar da karbon-nötr duruma gelebilmek için karbon kredileri ile gönüllü karbon offsetleme çalışmalarını hızlandırmış durumdalar. Sera gazı emisyonu salan şirketler, yenilenebilir enerji üreten şirketlerden karbon kredisi satın alarak emisyonlarını offsetleyebilmektedir. Bu duruma alternatif olarak; sera gazı emisyonu salan aynı şirket, ağaçlandırma gibi sera gazı yutağı olabilecek projeleri finanse ederek offset çalışması yapabilmektedir. Ancak, karbon sertifikası satın alınması veya azaltım projelerinin finanse edilmesi gibi offset yöntemleri basit gibi görünmesine rağmen mükerrer (çift sayım) hesaplamalar ile dezavantaja dönüşebilmektedir. Örneğin; yenilenebilir enerji üreten şirket ürettiği karbon kredisini kendi şirketi için sera gazı emisyonu salmadığı yönünde beyan edebilirken, kredilendirdiği emisyonları başka şirkete satarak aynı miktardaki sera gazı azaltımını iki kez hesaplanmasına neden olabilmektedir. Bu bilgiler ışığında, hem şirketler hem de ülkeler kendi sera gazı emisyon kaynaklarına uygun olan projeler geliştirmeye odaklanmalıdır.
Net Sıfır Hedefi taahhüttü veren şirket ve ülkelerin dolaylı emisyonlarını sıfırlayabilmek için karbon offset yapmaları kaçınılmazdır. Ancak, artan çevre bilinci ile şirketler iklim değişikliğini önleyici çözüm ve operasyonlar geliştirmek için tedarik zincirinde bulunan şirketleri harekete geçirmeye başlayacaktır.
Şirketlerin tedarik zincirindeki sera gazı emisyonlarını azaltmak amacıyla ağaçlandırma, tarımsal ormancılık (agroforestry), yenilenebilir enerji üretimi, rejeneratif tarım gibi projeler geliştirmesi insetleme olarak tanımlanmaktadır.
Offset ve inset arasındaki farkı açıklamak gerekirse; offset yapıldığında sera gazı emisyonu salan şirket saldığı miktarı dengeleyecek karbon kredisi veya yutak alan oluştururken inset çalışmasında sera gazı emisyonunu kaynağında azaltacak proje geliştirmiş böylece toplam sera gazı emisyonlarına olan katkısını azaltacaktır. Offset çalışmaları karbon-nötr olabilmek için önemli bir araç gibi görünse de zaman içerisinde şirketin kendi emisyonlarını azaltmasının yerine geçemeyeceği kabul edilecektir. Bu durumda, firmaların öncelikli olarak yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelerek sera gazı azaltım projeleri ile inset çalışmaları yapmaya başlamalıdır.
Sustainable Future olarak bizler, sera gazı emisyonlarının azaltımı konusunda;
-Sektörünüze özgü stratejik yol haritası oluşturulması,
-Sera gazı azaltım projesi geliştirilmesi ve ISO 14064-2 Standardına göre raporlanması,
-Geliştirilen sera gazı azaltım projeleri için hibe ve teşvik araştırmaları yapılması ve başvuru sürecinde teknik destek verilmesi konularında hizmet vermekteyiz.
Detaylı bilgi için iletişime geçiniz.
Çevre Yüksek Mühendisi
İrem DOĞU